8 Eylül 2010 Çarşamba

Referandum oyununa alet olan aydınlar!

AKP kuyrukçuluğu yapmak, çıkarcılık ve yağcılık, misyonunuzu satmaktır!

- Hiçbir aydın gerekçesi ne olursa olsun AKP'yi destekleyemez!
- AKP'yi desteklemek, bir aydının kendini inkarıdır!
- Bir aydın, çıkarlar uğruna, misyonuna ihanet edemez!

AKP'nin kısmi anayasa değişikliğine neden "evet" dediği sorusuna cevap vermekte zorlanıyor, zorlandıkça saçma sapan gerekçeler üretiyordu.

Ekrandaki aydın, "Çok bedel ödediğini" anlatıyordu mesela... "ilk defa sivil bir anayasa yapıldığını" söylüyordu. İlk kez "askerin egemenliğine son verildiğini ve bunların önemsenmesi gerektiğini" anlatıyordu, kendisi de inanmadan..

Kendisini solcu olarak ifade eden aydınlardan biriydi ekrandaki. Ancak tekil bir örnek değildi.

Bir süredir bir grup aydını, AKP'nin referandum oyunu içinde görüyoruz; bu oyuna, AKP'ye alet olmuş, benzer konuşmalar yapıp duruyorlar.

Bu aldatmacanın içinde yer alan aydınların bir kısmı, siyasal yanılgıları nedeniyle süreci değerlendiremeyip, AKP'nin kuyruğuna takılmış olabilirler. Yine bir kısmı, halka güvenlerini kaybettikleri, kazanmaktan umudunu kesip, demokrasiyi egemen sınıflardan bekledikleri için, AKP'ye yedeklenmiş durumdadırlar.

Bunlara ilişkin olarak çeşitli değerlendirmeler yaptık daha önce.O nedenle burada daha çok, sol adına, AKP'nin propagandistliğine soyunan, AKP'nin kendisini kullanmasına açıkça izin veren, aydın tavrına ihanet eden çıkarcılar üzerinde duracağız.

"Evet" demek basit bir yanılgı değil, aydın misyonuna ihanettir

AKP yalanlarla sürdürdüğü anayasa kampanyasının odağına 12 Eylül'ü oturttu. 12 Eylül ile hesaplaşma demagojileri ile solun değerlerini, halkın özlemlerini kullandı. AKP kendi çıkarları için herşeyi, herkesi, aydınları, eski faşistleri, islamcıları soldan "eski tüfekler" i kullanan, bir partidir.

Bu durumda aydınlara düşen görev, bu yalan ve istismar kampanyasını boşa çıkarmak, solun değerlerini kirletmesine izin vermemek, halkı aldatmalarına seyirci kalmamaktır.

Aydın misyonu bunu gerektirmektedir. AKP'nin sürdürdüğü yalan kampanyasına karşı çıkmak, sol'un değerlerini kirletmesine sessiz kalmak, bunun da ötesinde ortak olmak hiçbir gerekçe ile açıklanamaz.

Tüm gerçeklere karşın, kendisine aydınım diyenler tarafından AKP'nin propagandası yapılıyorsa bu basit bir "siyasi yanılgı" olarak görülemez.

Sorun, AKP'nin "gizli niyetleri"nin bilinip-bilinmemesi de değildir. Zira herşey ortada ve olanca açıklığıyla yaşanmaktadır. AKP'nin 8. yılındaki iktidarının bilançosu ortadadır; işsizlik, yoksulluk, hapishanelerde ölümler, hasta tutsakların katli, tecrit, infazlar, işkencecilerin, katliamcıların mahkemelerde aklanması, Diyarbakır sokaklarında infazlar, binlerce çocuğu hapishanelere dolduran terör yasası, demokratik eylemleri, örgütlenmeleri suç haline getiren gözaltı ve tutuklama terörü. Bunlar bir başka partinin değil, AKP'nin iktidarında yaşandı. Hangi aydın bunlara bilmiyordum, görmedim, duymadım diyebilir. Karşısında en fazla "ama Ergenekon davası" diyebilirler, onun da artık amacı, oligarşi içi iktidar savaşının bir parçası olduğu tüm çıplaklığıyla ortadadır.

AKP'nin yalanlarına ortak olup, referandum oyununun bilinçli bir parçası haline gelenlere, AKP'nin sözcülüğünü yapanlara en başta söylenecek olan şudur;

Hangi saflardasın? Ve ne için, kim adına AKP'nin yalanlarını savunuyorsun?

Aslında hemen herşey bu sorunun cevabında yatmaktadır. AKP'nin halkı aldatan politikalarını savunan biri aydın olamaz. Bu aydın misyonuna sırt çevirmektir.

AKP'yle bu işbirlikçiliği sürdürenlerin ileri sürdükleri gerekçelerin tutarlı bir yanı yoktur. AKP politikalarının karşısında durup, halka gerçekleri anlatması gerekenler AKP yalanlarını bize benimsetmek istiyorlar.

İşbirlikçi ve faşist politikalar sürdüren AKP'nin kısmi anayasa değişikliğini kendisine aydınım diyen biri nasıl destekler?

Biraz tarih, biraz siyaset bilen herkes bilir ki; AKP gibi emperyalizmin işbirlikçisi, halk düşmanı bir parti halk için bir anayasa yapamaz. Yapmaz!

Herkes bilir ki, AKP gibi işbirlikçi bir parti tam 8 yıldır halkın taleplerine sırt çevirmiş ve çevirmeye devam etmektedir. Anayasa değişikliği paketine halkın talepleri doğrultusunda koyduğu tek bir madde yoktur. Paket, açıkça görüldüğü gibi, oligarşi içi çatışmada kendisine gereken düzenlemelerle tekellerin bazı isteklerini içermektedir. Birkaç madde ise, sadece çeşitli kesimleri kendine yedeklemek için adeta kandırmak amaçlı konulmuştur.

AKP'ye demokratik talepleri karşılayacak bir parti gözüyle bakmak baştan yanlıştır. Her aydın bunu bilir esas olarak. Ancak sorun bilmezden gelinmesindedir.

AKP'nin ortaya çıkışı, kurduruluşu, izlediği program, halka karşı politikaları, aldığı destekler AKP'nin emperyalizmin ve işbirlikçi burjuvazinin bir partisi olduğunu göstermektedir.

AKP'yi oluşturan kadrolar açısından bile baksak, görürüz ki, hepsi anti-komünisttir, sola düşmandır.

İşte tüm bu gerçeklere karşın hala referandumda "Evet" deyip, AKP'nin kuyruğuna takılmak, süreci görüp-görememekle ilgili değildir. Geriye başka hesaplar, kaygılar, çıkarlar kalmaktadır.

Düzen içinde ulaşılacak statükolar, kariyerler, aydının tarihsel misyonunun karşılığı olabilir mi?

AKP'ye basit çıkarlar yüzünden kendilerini kullandırtan "aydınlar"ın önemli bir kısmı, çok aleni bir şekilde iktidar tarafından çeşitli biçimlerde ödüllendirilmektedir. İktidarın, belediyelerin etkinliklerine çağrılmakta, kendilerine çeşitli organizasyonlarda yer verilmekte, çeşitli platformlarda "itibar" görmekte, gericilerin televizyonlarında, basınında, reklam programlarında, TRT'de kendilerine yer bulmaktadırlar.

Aydın misyonuna ihanet eden bu zavallıların açıklamalarına bakılacak olursa herbiri kendisine çok önemli misyonlar yüklemiştir. Öyleki "bir parmaklarını sallasalar" binlerce kişiyi sokağa dökecek, bir konuşsalar, onbinlerce kişiyi etkileyecek yetenekte ve keramette görürler kendilerini.

Halk ile mücadele ile solun değerleri ile demokrasi mücadelesi ile bir ilgileri olmamasına karşın sol adına ahkam keserler. Devrimcilerin büyük emeklerle başardıkları, büyük bedellerle tarihe yazdıkları herşeyi kullanıp, herkese akıl verirler.

İşbirlikçi, halk düşmanı AKP'yi üç kuruş uğruna öylesine büyük bir gayretkeşlikle pazarlamaktadırlar ki, bir işporta tezgahı satıcısından farksızdırlar. Çünkü pazarlamaya çalıştıkları "mal" o kadar bozuk ve kötüdür ki, yalanlara, çarpıtmalara başvurmadan AKP'cilik yapamazlar.

Tüm aydınlar, AKP geçicidir, gelir geçer, tarih kalır, halk kalır, Türkiye solu kalır. Yarın tarihe, halka, sola hesap vermek durumunda olacaksınız. O zaman söyleyecek sözünüzün olması için bir an önce savrulduğunuz bu yanlıştan geri dönün.

AKP'ye verilecek destek karşılığında elde edilecek statü, para, ne olursa olsun, inanın ki, düşüncelerinize, aydın misyonunuza ihanet etmeye değmez.

Geçmişlerinden kendilerine kalan tüm değerleri, varsa bir isimleri, onları AKP ile pazarlık masasına sürerek, belki onlarca yılda onlarca eserle, ürünle elde ettiğiniz isimlerinizi, AKP'ye kullandırtmayın. Bu, kendinizi aydın olmaktan çıkartıp, yaşayan birer ölü haline getirmektir. Geçmişinizin, yarattığınız eserlerin bir sonucu olarak belki bugün sözlerinizi dinleyecek bir kesim bulabilir, onları referandumda "evet"e ikna edebilirsiniz; ama bu, halk nezdinde gördüğünüz son "itibar" ve "güven" olur. Sonra tükenirsiniz, sizden geriye bir "aydın posası" kalır ve inanın AKP'nin de o posaya hiçbir ihtiyacı olmayacaktır.

Geçmişinizin, yarattığınız eserlerin bir sonucu olarak belki bugün sözlerinizi dinleyecek bir kesim bulabilir, onları referandumda "evet"e ikna edebilirsiniz; ama bu, halk nezdinde gördüğünüz son "itibar" ve "güven" olur. Sonra tükenirsiniz, sizden geriye bir "aydın posası" kalır ve inanın AKP'nin de o posaya hiçbir ihtiyacı olmayacaktır.

1 yorum:

  1. Bu insanların yanıldıklarını malesef düşünmüyorum. Gelecek kara günleri görüp, şimdiden kendilerini sağlama alacak hamlelere başladıklarını düşünüyorum.
    Herşey o kadar açıkken halen AKP'nin demokratik düzenlemeler peşinde olduğunu sanmak safdillilik falan değildir.

    YanıtlaSil