2 Şubat 2010 Salı

Halkın Direnme Hakkı Saldırı Altında

AKP, halkın açlığa işsizliğe karşı, bağımlılığa karşı, talana karşı mücadele hakkını yoketmek istiyor... 


Binlerce Tekel işçisi, Başkent'in orta yerinde kurdukları direniş çadırında sabırlı, kararlı bir direniş örneği yarattılar. Aylardır ülkemizin bir çok şehrinde anti-emperyalist mücadele bayrağını uzun yıllardır olmadığı kadar güçlü ve yaygın bir biçimde dalgalandırdılar. İtfaiye işçileri, sağlık emekçileri, doktorlar, eczacılar, demiryolu çalışanları bu direniş ve mücadelenin halkaları içinde yeraldılar. Her türlü direnişin, her türlü mücadelenin mutlaka saldırıyla karşılaşması kuralı, yine değişmedi. Tekel işçilerine azgınca saldırdı iktidar. İtfaiye işçilerine saldırıldı. Devrimciler, "ABD Defol Bu Vatan Bizim" afişleri, pankartları, sloganları daha fazla görülüp duyuldukça, daha çok saldırıya hedef oldular. 

Bu politika, bir kaç şehirle, birkaç eylemle veya kimilerinin sandığı gibi sadece belli kesimlerle sınırlı değildir. Bugün, Edirne'den Kars'a, Samsun'dan Muğla'ya, İstanbul'dan Başkent'e... kadar uzanan bir mevzi çatışmasına tanık oluyoruz. AKP'nin valisi, polisi, jandarması, mahkemeleri seferber olmuş, bütün şehirlerimizin meydanlarını mücadeleye, halka yasaklamaya çalışıyorlar. Başbakan, bakanlar düzeyinde en üst perdeden ortaya konulan tehdit ve gözdağıyla, her türlü direnişe, mücadeleye bu düzende yer olmadığı anlatılıyor. Bu saldırı bütün olarak halkın direnme hakkına yönelik bir saldırıdır. AKP iktidarı, düzenin yasal olarak tanıdığı grev, gösteri gibi hakları bile tanımayan, onları reddeden bir politikayı hakim kılmaya çalışmaktadır. 

Faşizmin direnme hakkını yoketmeye yönelik saldırısının niteliğini daha somut olarak görebilmek için, Ankara'da Tekel işçilerine karşı iki kez arka arkaya gerçekleştirilen saldırının şiddetini düşünün; Edirne'de üç kez arka arkaya linç saldırısı örgütlemekteki ısrarı düşünün; itfaiye işçilerini direndikleri yerden söküp atmak için başvurulan mafyacı, faşist yöntemleri düşünün. 

1 Şubat 2010 Pazartesi

Ve CHP sınıfı keşfetti…

CHP işçi sınıfının farkına vardı. Düne kadar “İşçilerle muhatap değiliz” diyen Baykal “AKP’yi Tekel işçisi götürecek” şeklinde açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu ise "sol"a sınıf bilincini anlattı.

Deniz Baykal, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nda düzenlediği değerlendirme toplantısında hükümeti Tekel işçilerinin sorunlarını çözmeye çağırdı. Baykal, TSK-AKP gerilimine de değinerek “Bu iktidar hesabını iyi yapsın. Tayyip Bey, hesabını iyi yapsın. Tayyip Bey, seni asker değil ama bu Tekel işçisi götürecek” dedi.

Baykal ne zaman işçi dostu oldu?

Tekel işçilerinin mücadelesiyle belirginleşen AKP karşıtı atmosferden yararlanmaya çalışan CHP, söylemlerine mecburen "işçi" ayarı vermek zorunda kaldı.

Dünkü konuşmasında, TEKEL direnişinde gelinen süreçten AKP’yi sorumlu tutan ve Erdoğan’a akıl vermeye çalışan CHP lideri Baykal'ın ne zamandan beri işçi dostu olduğu sorusu akıllara geliyor. İşçileri CHP Genel Merkezi’ne davet edip avluda yiyecek içecek ikram ederek, Türk-iş binası önünde fotoğraf çektirerek direnişin yanında olduğunu göstermeye çalışan Baykal’ın, konuşmasını dinleyen bir grup TEKEL işçisinin sloganlarına karşılık olarak ''Bırakın, ben sizin adınıza konuşuyorum'' dediği biliniyor.