Ahmet Altan'ın bir ibret vesikası olan aşağıdaki satırları, entelektüel bir sefaleti ve edebi bir ucuzluğu simgelemesinin yanı sıra, kötü bir örnek de olsa, yeni-sağ tarih yazıcılığının da tipik bir özeti olması bakımından önem taşıyor.
"Osmanlı İmparatorluğu kurulduğunda Elazığ köylüleri nerede oturuyordu? Kerpiç evlerde. Birinci Meşrutiyet ilan edildiğinde nerede oturuyorlardı? Kerpiç evlerde. İkinci Meşrutiyet’te? Kerpiç evlerde. Saltanat kaldırıldığında? Kerpiç evlerde. Hilafet kaldırıldığında? Kerpiç evlerde. Cumhuriyet ilan edildiğinde? Kerpiç evlerde. Şapka devrimi yapıldığında? Kerpiç evlerde. 1960, 1971, 1980 darbeleri yapıldığında? Kerpiç evlerde. 28 Şubat darbesinde? Kerpiç evlerde. Şimdi nerede oturuyorlar? Kerpiç evlerde." (Ahmet Altan, Taraf gazetesi, 9 Mart 2010)
Yukarıdaki alıntı, bu ülkede gerici ve sağcı bir tarih anlayışının en pespaye örneklerinden biridir. Kökleri Tanzimat'a kadar giden "bin yıllık" muhafazakâr, gerici ve sağcı bir tarih anlayışıdır.
Türk modernleşmesini, aydınlanmasını ve devrimini taşıyamayacak kadar güçsüz olan, bu nedenle her ilerici hamlenin neredeyse daha başlangıcında geleneksel egemen sınıf ve zümrelerle uzlaşma arayan, dahası giderek kendi devrimine ihanet eden Türk burjuvazisinin tarih anlayışıdır.
İkisi dışında (1971 ve 1980 darbeleri) bu kronolojinin işaret ettiği bütün tarihsel dönemeçler, modernleşme sürecini ve bu bağlamda gerçekleştirilen bütün ilerici atılımları mimlemektedir.
Sadece bir örnek üzerinde durmak bile -ki en kritik tarihsel dönemeçlerden ve örneklerden biridir- yukarıdaki tarih kurgusunun çökmesi için yeterlidir:
"İkinci Meşrutiyet" kavramıyla bir parça önemi ve değerinin üstü örtülen 1908 Devrimi, İttihat Terakki hakkındaki bütün tarih ve bilim dışı "ideolojik" değerlendirmelere karşın, bu topraklarda burjuva anlamda ilk demokrasinin kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Liberal meczuplar çok şaşıracak ama, bütün etnik ve dinsel topluluklara özgürlükleri tanınmış ve tümü kendi kimlikleriyle Meclis-i Mebusan'da temsil edilmiştir. Çok partili hayat zannedenildiği gibi 1946'da değil, 1908'de kurulmuş ve ilk serbest seçimler yapılmıştır. 1908 Birinci Meşrutiyet'in devamı, Cumhuriyet'in öncülüdür.