23 Nisan 2010 Cuma

Çernobil Felaketinin 24. Yılında Kadıköy’deyiz

Çernobil felaketinin, başta Karadeniz kıyıları olmak üzere Türkiye'yi radyasyon yağmuruyla kirletmesinin üzerinden 24 yıl geçti. Zamanın nükleer enerji savunucuları hiçbir önlem almadıkları gibi radyasyonlu çayları insanlara içirdiler, radyasyonlu fındıkları bedava dağıttılar. Bugün, Karadeniz'in her evinde, insanlar yakınlarını kanserden kaybediyorlar. Yetmezmiş gibi şimdi de, nükleer santral belası için seçtikleri yerlerden biri Çernobil kurbanı Karadeniz'in Sinop kenti. Hükümetin nükleere karşı 40 yıldır direnen Mersin Akkuyu için planladığı dört nükleer reaktör projesi de sürüyor. Bugün Türkiye'yi nükleer karanlığa mahkum etmek isteyenlere karşı sesimizi her zamankinden daha yüksek çıkartmak zorundayız. Akkuyu'da, Sinop'ta ya da dünyanın herhangi bir yerinde nükleer santral istemiyoruz.

Akkuyu ve Sinop Çernobil olmasın demek için Kadıköy meydanındayız.

Karadeniz'in el değmemiş vadileri, Ege ve Akdeniz'in dere ve çayları ve Türkiye'nin her yerindeki akarsular, doğayı yok etme pahasına kâr peşinde koşanların saldırısı altında. Gözü dönmüş para babaları ve şirketleri var olan her derenin, her akarsuyun üzerine bir hidroelektrik santral kurmak, kârlı buldukları her yerde toprakları ve yerleşim yerlerini baraj sularının altında bırakmak istiyorlar.

Senoz vadisinden Yuvarlakçay'a , Loç vadisinden Fındıklı'ya, Görele'den Alakır'a kadar Karadeniz, Ege ve Akdeniz'de derelerinin kurutulmasına, vadilerin yok edilmesine, HES inşaatları için ağaçların kesilip ormanların tahrip edilmesine karşı yöre insanları direniyor.

Doğayı yok eden HES'lere karşı hareketlerimizi büyütmek için 25 Nisan'da Kadıköy’ deyiz.

Barajlar sadece akarsuları ortadan kaldırıp vadileri yok etmekle kalmıyor, insanları yerinden yurdundan ediyor ve tarihi mirası sulara gömüp ortadan kaldırıyor. Aynı zamanda milli park olan MUNZUR vadisini yok edecek sekiz baraj projesi Dersim halkının yıllardır süren mücadelesine rağmen sürüyor. ALLİANOİ 'yi kurtarmak için yapılan girişimler yok sayılıyor ve Bergama'da yapılan Yortanlı barajı Allianoi antik kentini sular altında bırakmak için gün sayıyor. Tarihin en önemli tanıklarından HASANKEYF antik kentini sonsuza kadar baraj sularına gömecek olan Ilısu barajı bütün dünyaya mal olan dirençli mücadelelere rağmen sürdürülüyor.

Munzur özgür aksın, Hasankeyf ve Allianoi yaşasın demek için 25 Nisan'da Kadıköy’ deyiz.

Termik santraller sadece iklim değişikliğini geri dönüşsüz noktaya yaklaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda bacasından çıkan zehirli dumanlarla çevresinde yaşayan insanlarda ciddi hastalıklara yol açıyor, ormanları ve tarım alanlarını tahrip ediyor. Buna rağmen hükümet 50'yi aşkın yeni kömürlü termik santral projesiyle Gerze'den Bartın , Erzin , Yalova, Çanakkale'ye kadar Türkiye'nin her yerinde hem halkın sağlığını, hem doğayı, hem de yeryüzünün geleceğini tehlikeye atmaya devam ediyor.Doğaya ve yaşama sahip çıkmak için ister ithal, ister yerli olsun kömüre hayır diyoruz.

Termik santrallere karşı çıkmak, iklim değişikliğini durdurmak için 25 Nisan , Kadıköy'deyiz.

Yaşama kasteden projeler enerji yatırımlarıyla da sınırlı değil. Bergama, Eşme, Havran, Ulukışla gibi yerlerde altın madenleri, İstanbul'da üçüncü köprü, yeni otoyollar, taşocakları, çimento fabrikaları, golf sahaları gibi ormanlara, sulak alanlara, tarım alanlarına ve insan yerleşimlerine zarar veren, kentsel dönüşüm adı altında insanları yaşadıkları yerden koparan bütün yanlış projelere karşı Türkiye'nin her yerinde protestolar ve kampanyalar yükseliyor.

Tüm doğayı ve yaşamı savunanları 25 Nisan'da Kadıköy’e davet ediyoruz

Tüm doğa ve yaşam savunucuları 25 Nisan’da Sinop, Mersin ve Kadıköy’de meydanlarda buluşuyor.

22 Nisan 2010 Perşembe

Lenin 140 yaşında

Büyük devrimci önder Vladimir Ulyanov, bundan 140 sene önce bugün dünyaya gelmişti.

20 Nisan 2010 Salı

Kara tabutla ve yirmi kişi eşliğinde gömüldü!

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın darağacında katledilişlerini bir ağaca yaslanarak izlemişti Ali Erverdi. İdam kararlarını veren hakim oydu. Üç genci, üç fidanı daracağında sallanırken görmek istiyor ve bir ağaca yaslanmış verdiği kararın haklılığını kendince ispatlamaya çalışıyordu.

Deniz Gezmiş’in dar ağacında 25 dakika asılı kalışını kılı kıpırdamadan izleyen Elverdi, 1977'de yazdığı 'Bu vatana kastedenler' adlı kitabında, idam cezasını şöyle savunmuştu: “Sehpaya çıktıkları zaman, kelime-i şahadet getirmek yerine, ‘Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Kürt ve Türk halkları' diye bağırdılar. İşte bu beyni yıkanmış militanlar, ölüm sehpasında dahi komünizm propagandası yapıyor ve arkasından gelecek olanlara cesaret vermek istiyorlar. Onları astığımız için, Türk Ceza Kanunları'nı millet adına muhakeme ederek tatbik ettiğim için bana, 'katil Elverdi' diyorlar. Bana, Meclis kürsüsünden 'bizim faşistler böyledir' diye laf atıyorlar. Ben de onlara 'Bütün komünistler sizin gibidir' diyorum...”

İdamlardan iki yıl sonra AP Bursa milletvekili seçilen Erverdi 1980 darbesiyle bu makamını da kaybetmiş ve kısa bir süre sonra MS hastası olmuştu. Yürüyemiyor, elleri tutmuyordu. Geçtiğimiz günlerde yemek yerken boğazına dolanan bir lokma dolayısıyla boğularak öldü. Cenazesine mecburen tabutu taşıyan tören kıtası dışında ailesi ve üç beş yakını katıldı.


Ne demişdi devrimciler:
"BİZE ÖLÜM YOK"...
Denizler idamlarının üzerinden 28 yıl geçmiş olmasına rağmen yüzbinlerin çeşitli etkinlikleriyle dünyanın her yerinde hatırlanıyor, anılıyor. İdam kararını verenler ve onaylayanlar ise yalnızlıkları ile kara tabut içinde mezara gidiyorlar.

Keşke bir kamera kaydı olsaydı ve Erverdi boğazındaki düğümlenme sonucu boğulurken son sözleri ne olmuş öğrenebilseydik..!

Denizlerin, Yusufların, Hüseyinlerin son sözleri :
Yaşasın tam bağımsız Türkiye, yaşasın Türk ve Kürt halkının kardesligi, yaşasın Marksizm ve Leninizm, yasasın işçiler ve köylüler, kahrolsun emperyalizm..! olmuştu.

Onlardan kelime-i şahadet bekleyen Erverdi'nin son sözlerini ise asla öğrenemeyeceğiz.

19 Nisan 2010 Pazartesi

Denizlerin idam kararını veren Elverdi öldü

Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in idamına karar veren Tuğgeneral Ali Elverdi öldü.

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarına karar veren Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı emekli Tuğgeneral Ali Elverdi öldü.

Elverdi’nin ölüm nedeninin kayıtlara “yediği yemeğin nefes borusuna kaçması nedeniyle solunum yetmezliği” olarak geçtiği bildirildi.

1924 doğumlu olan Elverdi, 27 Mayıs 1960 darbesine ve Albay Talat Aydemir’in 1963’teki başarısız darbe girişimine destek vermişti.

12 Mart muhtırasının ardından ilan edilen sıkıyönetim sürecinde Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanlığı’na getirilen Elverdi, kararı baştan belli olan mahkeme sürecinin sonunda Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın 6 Mayıs 1972’de idamına hükmetmiş, "3 fidanın" infazını da ağzında sigarayla izlemişti.

Elverdi, emekli olduktan sonra komünizmle mücadelesini Süleyman Demirel'in Adalet Partisi saflarında sürdürmüştü.

Türkiye'deki gençlik hareketinin liderleri arasında yer alan Deniz, Yusuf ve Hüseyin idamlarından sonra ilerici değerlerin ve yurtseverliğin simgesi oldular.

18 Nisan 2010 Pazar

Karadenizliler çayına sahip çıkıyor

Trabzon’un Of ilçesinde yapılan mitingde Karadenizliler, çaylarına ve sularına sahip çıkacaklarını ilan ettiler.

Bir süredir hazırlıkları yürütülen “Çayına Suyuna Sahip Çık” mitingi Of'ta binlerce insanın katılımıyla gerçekleşti.

Çifçi-Sen ve Çay-Sen'nin birlikte organize ettiği “Çayına Suyuna Sahip Çık” mitingi bölgedeki farklı illerden gelenlerin Of Belediye Meydanı'nda buluşmasıyla gerçekleşti. Çeşitli demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerin de katıldığı mitingde “Çay Kanunu Tasarısı” ve bölgede yapımı devam eden hidroelektirik santralleri (HES) protesto edildi.

Çiftçi-Sen, Çay-Sen, Fındık-Sen, KESK, CHP, ÖDP, TKP, Halkevleri ve KTÜÖğrenci Kolektifi ve Derelerin Kardeşliği Platformu’nun destek verdigi mitingde 'çayda sömürüye son', 'Sözleşmeli köleliğe hayır', 'Konsey yasanı al başına çal', 'Enerji değil,hayat lazım' dövizleri dikkat çekerken 'AKP şaşırma sabrımızı taşırma', 'HES'ler yıkılsın, çay kanunu altında kalsın', 'Çayına suyuna onuruna sahip çık' 'özelleştirmelere hayır', 'Çaykur halkındır sattırmayız' sloganları atıldı.