Bunlar gelmese başıma, siz çıkmasaydınız karşıma
ona buna dert anlatacağım diye köşe başlarında
harcar giderdim ömrümü,
silik, belirsiz, yenilmiş titretir giderdim kuyruğu.
Ama şimdi öyle mi ya! Bizim başarımız bu ölüm, bizim zaferimiz bu. Dünyada aklımıza gelmezdi böyle yararlı olacağımız, insanlık için, adalet için, hürlük için es kaza gördüğümüz bu hizmeti bir kere değil, on kere yaşasak yapamazdık.
Dediklerimiz, hayatımız, çektiklerimiz hiç kalır bunun yanında
hiç kalır yanında idamımız -bir kunduracıyla bir işportacı parçasının idamı
Yaşayacağımız o son anı elimizden alamazsınız ya!
O bizim işte, o bizim zaferimiz. Bartolomeo Vanzetti, 21 Ağustos 1927
Şehir : İstanbul / 42 M Bahçeköy – 4Levent Hattı üzerindeki Orman Bölge Müdürlüğü Önü
Mekan : 42M Hatlı Otobüs
Olay : Şort giydiği gerekçesiyle 19 Yaşında genç voleybolcunun yumruk yemesi, dudağının patlaması. Sözlü saldırıya uğraması…
Fail : Yolcular arasında bulunan bir erkek (!)
Sonuç : Voleybolcu kardeşimiz polisin yönlendirmesi ile önce Şişli adli tıp merkezine gidip rapor almak istiyor. Ancak “bıçaklanma değil, kırık bile yok rapor veremeyiz” cevabı alıyor. Dudağının patlamış olmasına karşın şikayet başvurusunda işine yaramayacak “darp yok” şeklinde bir rapor düzenlenip veriliyor. Ayazağa’da bulunan polis merkezine gidip şikayetçi oluyor: “Şort giydiğim için ahlaki değerleri ayaklar altına aldığımı iddaa eden bir erkek (!) bana otobüste yumruk attı” diyor. Nerede, nasıl ve saat kaçta olduğunu anlatıyor.
Polisin cevabı : Maalesef akşam olduğu için böyle geç saatlerde ve karanlık ortamda mobese göremez, hem zaten orada kamera yoktur, oluyor!
N.İ Şikayetinde ısrarcı olunca “peki biz dilekçenizi yollarız ama görüntü olmadan hiç bir sonuç çıkmaz” denerek başvurusu alınıyor. N.İ nin anlatımına göre en azından o an için ve sonrasındaki günlerde görüntülere ulaşmak ve incelemek için bir girişimde bulunulmuyor.
N.İ nin beyanına göre Adli Tıp ve Polis olayın üstüne düşmek yerine ‘Kadına Şiddet’ konusundaki bir şikayeti evrak üzerinden kayda almak dışında olaya girmiyorlar.
Genç voleybolcu kardeşimizin açık ismi şimdilik bizde saklı kalsın. Baş harfleri ile hitap edelim ona şimdilik. 19 Yaşındaki N.İ. nin Twitterda paylaştığı durum özetini ise ismini kapatarak verelim. Ve en önemli notu ekleyelim “otobüste hiç tanımadığı bir kadına yumruk atan o erkek (!) gerçekten bu olayı gerçekleştirmiş ise şu an bir başka kadına şiddet uyguluyor olması ihtimali korkutucudur”!
Yumruk attığı ve sözleriyle toplumun ahlak (!) bekçiliği görevini üstlendiği iddia edilen kişinin bu davranışlarının nedenleri başka bir yazının konusu olur. Biz şimdilik N.İ tarafından yaşanmış olduğu iddia edilen KADINA ŞİDDET kısmına bakalım. 06.08.2011
Yazımıza EK 07.08.2011 :
Biz bu haberi yazarken genç kardeşimizin iddialarını kendi anlatımından aynen aktarmış ancak ismini saklı tutmuştuk. Sonrasında kendisi daha detaylı açıklamasını bize ulaştırdı ve isminin yayınlanmasında bir sakınca görmediğini eklemiş açıklamasına. Detaylı açıklamasını bugün açık olarak ismiyle yayınlıyoruz:
Saldırıya uğrayan Nurcan İbrahimoğlu (19 yaşında) kendi ağzından anlatımıyla iddiası ve detaylar:
Nurcan İbrahimoğlu (19 Yaşında)
Nurcan İbrahimoğlu anlatıyor:
… aksıne olayın cırkınlıgınden dolayı yayınlansın kı dısarıdakı kızların da dıkkatlı olmaları aılelerı tarafından onem alınmaları saglansın cunku yasım 19 ve bence benım yasımdakı kızlara karsı olan saldırılar daha da artıcak, korkutulup gıyım tarzının degıstırılmesı ıcın ıstenılen bu! ve bana annem bıle korkarak “kızım sort gıyme” dıyorsa ınsanlarında bu yonde tepkılerı kendılerını degıstırmek olacak! kımlerle gorusmem ve olayı ayrıntısıyla anlatmam gerekıyorsa ben varım lutfen banada kesınlıkle ulasın vee gercekten coook tesekkur ederım cunku tahmın edemıyecegınız ısımlere anlattım bu olayı ve gecmıs olsun deyıp gectıler! Bu ısın ustune gıtmenız benı cok mutlu ettı ve en azından yanlız olmadıgımı dusundurdu… gerekırse bende olayı sızın ıcın kaleme alırım tekrardan ayrıntılarıyla yada sıze anlatırım…
polise dileekçe verdim adli tıptan ise dudağım patlamış ve kanadığı halde “darp yok” belgesı aldım. zaten polisler, gonderilse sonuc cıkmaz ama bız yıne de gonderırız dedıler! ve ben bunu bıldıgım ıcınde aldıgım adli tıp raporunu vermedım evde duruyor zaten darp yok dedıler… benımde sınırlerım bozuldu 30 tane yer gezdım ‘agzım dudagım patlak’ yeter dedım… 42 M bahçeköy-4.levent metro otobusu orman bölge müdürlüğü onunde oldu tam olay acıbadem maslak hastanesı onundede otobusu saga cektık tartısma devam ettı, polısı arıycam dedım! halktan otobusun ıcınde olan ınsanlar sofore “ya sür şu arabayı aksam aksam ugrastırcak bızı” falan dedıler. saldırıp yumruk atan adamı da asagı ındırdıler olay cıkmasın diye. adam asagı ınerkende el salladı bıde bana saat: 21:40 cıvarı basladı aksam 28.07.2011 tarıhınde oldu tam olarak…
Yoruma gerek yok! Kadınlarımıza yönelik şiddetin konusu ne olursa olsun olayın üstüne gitmemiz gerekirken, öldürülen kadınlarımız her gün haber konusu olurken, şort giydiği için darp edildiğini iddia eden genç kızımıza sahip çıkmayı beklemek bu ülkede hayalperestlik olur biliyoruz.
Bu saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen kişiyi polisin güçlü desteği olmadan yakalatamayız belki. Ancak yaptığının saklı kalmadığını duymasını ve en azından bir korku yaşamasını sağlayabiliriz. Bir gün kendisinden yaptığı bu saldırının hesabının sorulabileceği korkusu için bile çaba göstermeye değer. Unutmayın, benzer bir durum başka bir zaman başka bir yerde sizlerin, eşlerinizin, kızlarınızın, sevgililerinizin, annelerinizin, ablalarınızın ve arkadaşlarınızın başına da gelebilir. Lütfen duyarlı olalım.
Not: Başvuru dilekçeleri, darp yoktur raporu ile saldırıya maruz kaldığını iddia eden Nurcan İbrahimoğlu’nun sözlü ve yazılı anlatımı mevcuttur. Kendisi önceki yıllarda Galatasaray ve Beşiktaş voleybol takımlarının alt yapılarında ve genç takımlarında voleybol oynamıştır. Haliç Universitesi Spor Yöneticiliği öğrencisidir. Ve tüm anlatımlar, olay bilgisi, yaşadıkları ve sonrasında olanlar Nurcan ibrahimoğlu’nun kendi sözlü ve yazılı anlatımlarına dayalıdır.
5 Mayıs 1981 tarihi dünya üzerinde bir çok insan için herhangi bir başka günden farksızdır. 26 Haziran 1984 tarihi ülkemizdeki ve dünya üzerinde bir çok insan için herhangi bir başka günden farksızdır. 27 Temmuz 1996 tarihi ülkemizdeki ve dünya üzerindeki bir çok insan için herhangi bir günden farksızdır. Normaldir öyle olması. İnsanlık çoğunlukla uzak ve duyarsız olmuştur. Yakın ve duyarlı olanların önemli bir kısmı ise geçen zamanlarda unutmuşlardır o tarihlerde olanları. 5 Mayıs, 26 Haziran, 27 Temmuz... 1981,1984,1996... Günler farklı, aylar farklı, yıllar farklı... Sizler için öyle, çoğunluk için öyle... Bu tarihlerin bir ortak özelliği vardır o tarihi yaşayanlar, şahitlik edenler, içinde bulunanlar, geçmişinden öğrenenler ve geçmişe sahip çıkanlar için... Biliyorum buraya kadar okuduklarınız sizler için önem değeri taşıyan bir bilgi içermiyor.
Bu yüzden durumu biraz değiştirelim. Bazı isimler ekleyelim yazımıza. 5 Mayıs 1981 Bobby Sands... Hatırladınız mı bu ismi? Çok az kişi evet derken büyük çoğunluk 'hayır' demekte biliyorum. 26 Haziran 1984 Abdullah Meral, Fatih Öktülmüş, Haydar Başbağ ve Hasan Telci... Bu isimleri hatırladınız mı? Yine büyük çoğunluk için cevap aynı : Hayır! O halde 27 Temmuz 1996 için 12 isim yazmama gerek kalmadı değil mi? Nasılsa cevabınız "Hayır, tanımıyoruz, hatırlamıyoruz" olacak! Ama yok yok sadece birisinin ismini yazayım bari; Ayçe İdil Erkmen... Siz hatırlayın diye yazmadım, ben unutamıyorum o yüzden yazdım... Bu yazıyı okuyanlar ve cevabı çoğunlukla 'Hayır!' olanlar en azından bu 'Hayır' cevabınızı bir kez daha kullanın hayatınızda ve 12 Eylül 2010 günü HAYIR diyin! Hatırlamadığınız, bilmek zorunda olmadığınız için tanımadığınız isimler ve tarihler için hayır dediğiniz gibi olmasın tamam mı?
5 Mayıs 1981, 26 Haziran 1984, 27 Temmuz 1996... Bizler zamanla hepimiz unutsak ve hatırlamasak bile birileri asla unutamayacak ve hep hatırlayacak bu tarihleri. Zulümle, tecritle, işkenceyle teslim alamadığı direnişçileri unutamayacak İngiliz emperyalizmine hizmet eden katiller, Amerikan emperyalizmine hizmet eden katiller ve emperyalizmin ülkemizdeki eli kanlı yerli işbirlikçileri bu tarihleri ve bu isimleri asla unutmayacaklar. Unutamayacaklar!