13 Kasım 2009 Cuma

Korku toplumuna doğru



AKP’nin yargıya dönük müdahaleleri artmaya devam ediyor. Adalet Bakanlığı’nın “dinleme” yaklaşımları skandallara yol açarken sadece yargıya saldırmakla yetinmiyor korku toplumunun oluşmasına da hizmet ediyor.


Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliği’nin TİB'de (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) yaptığı inceleme sonrasında Yargıtay Başkanlığı’nın santral numaralarının dinlenildiği belirtildi. Santral dinlemesi nedeniyle Yargıtay'da görevli 250 hakim ve savcının telefonlarının da dinlenme olasılığının oldukça yüksek olduğu ortaya çıktı.

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, telefon dinlemeleriyle ilgili olarak, TİB "HTS" kayıtlarının yeniden incelenerek, bunlara ilişkin mahkeme kayıtlarının olup olmadığının tekrar araştırılmasını isterken Adalet Bakanlığı’ndan da “dinleme” açıklaması geldi. Açıklamada sık sık kamuoyunun yanıltıldığı iddia edilirken dinlemenin de aslında teknik nedenlerle yapılamadığı bu durumda bu sonuçların asılsız olduğu söylendi.

Dinlendiği ortaya çıkan en şaşırtıcı isim İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin. Engin şu anda Ergenekon soruşturmasını yürüten en tepedeki isim. Adalet Bakanlığı’nın bu dinleme kararı için nedeni "Örgütün yargıya sızma girişimi"... Bakanlık birçok hakim ve savcının örgütle bağlantısı olduğu iddiasıyla dinlenmesini istemiş.

Başka kimler dinlendi?

YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na ait 11 ayrı telefonun dinlenip dinlenmediğine yönelik TİB’de inceleme yapıldığı belirtilirken, dinlenen telefonlar arasında Yargıtay Başkanlığı santral numarasının da bulunduğu ortaya çıktı. Buna göre 250 hakim ve savcı dinlenmiş olabilir. Bakanlığı’nın meslekten ihracını istediği Osman Kaçmaz’ın telefonlarının dinlenebilmesi için ise Sincan Adliyesi santral numarasının da dinlemeye alındı. Ayrıca emekliye ayrılan Ali Çakır, Mecit Ceylan, savcılar Ünal Karabeyoğlu, Kadir Ünal, Mahmut Kaya, Murat Yiğit, Fikret Ünalan ve Hakan Kızılarslan’ın da aralarında bulunduğu onlarca savcının telefonunun dinlendiği anlaşılmış oldu.

Dinleme ne zaman başladı?

Dinleme 4422 sayılı çıkar amaçlı suç örgütleriyle mücadele kanunu çerçevesinde 1999 yılında başlıyor. Kanuna göre, İletişimin dinlenmesine veya tespitine ilişkin kararlar, ancak "kuvvetli belirtilerin" varlığı halinde verilebiliyor.

01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanununun 135. maddesinde ise madde şu şekilde düzenleniyor: "..... Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda " dinleme kararı verilebilir.

Her iki kanunda da dinleme süresinin en çok üç ay verilebileceği belirtiliyor. Bu süre en fazla bir kez daha uzatılabiliyor. Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde, hâkim bir aydan fazla olmamak üzere sürenin müteaddit defalar uzatılmasına karar verebilir. (Rapora göre dinlenen kişilerin bir yıldır dinlendiği ortaya çıkmıştı)

Hangi esas ve usuller dışında telefon dinlenemez kayda alınamaz?

Dinleme ancak şu suçların varlığı durumunda yapılabiliyor: Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (Madde 79, 80), kasten öldürme (Madde 81, 82, 83), işkence (Madde 94, 95), cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, Madde 102), çocukların cinsel istismarı (Madde 103), uyuşturucu veya uyarıcı Madde imal ve ticareti (Madde 188), parada sahtecilik (Madde 197), suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, Madde 220), fuhuş (Madde 227, fıkra 3), ihaleye fesat karıştırma (Madde 235), rüşvet (Madde 252), suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (Madde 282), silahlı örgüt (Madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (Madde 315), Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (Madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları. Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (Madde 12) suçları, Bankalar Kanunu’nun 22 nci Maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü Maddelerinde tanımlanan suçlar.

Hukukçular ne diyor?

Son gelişmelerin ardından bir açıklama yapan Yurtsever Cepheli Hukukçular, AKP'nin uzun süredir yargıya yönelik müdahalelerde bulunmakta olduğunu, yargıda köklü değişiklikler için fırsat kolladığını söylediler. AKP'nin uzun zamandır YARSAV’ı hedef tahtasına yerleştirdiğinin de hatırlatıldığı açıklamada yalnızca son bir haftada yaşanan gelişmelerin dahi bu tabloyu gözler önüne serdiği belirtildi.

Yurtsever Cepheli Hukukçular'ın, “Yeni Osmanlı” sevdalılarının yargıya yönelik karşı-devrimci operasyonlarının karşısında olduğu belirtilen açıklamada şunlar denildi: AKP, hukuku kendi çıkarlarına göre belirleme ve kullanma arzusuna sahip olduğunu artık saklama gereği dahi duymamaktadır. Gelinen noktada açık olarak görülmektedir ki, AKP kendi hukukunu yaratma gayreti içerisindedir. Bu amaçla yapılan “iletişimin dinlenmesi ve izlenmesi”, aynı zamanda yaratılmaya çalışılan “korku toplumu”nun en önemli araçlarından biri haline gelmiştir. “Yargı Reformu Stratejisi Taslağı” belgesi de bu niyeti ortaya koymaktadır.

Ülkemiz bir yıkım sürecindedir. Ülkemizde, tüm taşların yerinden oynatıldığı, emekçi halkın kazanımlarının birer birer ortadan kaldırıldığı bir karşı-devrim süreci yaşanmaktadır. Türkiye’nin yeniden şekillendirildiği bu süreçte uygun görülen hukuk, emperyalizmin ülkemize biçtiği yeni misyonların hayata geçmesi için uygun görülen “hukuk”tur.

Yurtsever Cepheli Hukukçular, emperyalizmi, gericiliği, paranın saltanatını değil; insanlığın evrensel birikimlerini referans alan, ülke çıkarları ile uyumlu bir hukuk anlayışını savunan ve eşitlikçi, özgür ve bağımsız bir ülkeden yana olan tüm hukukçuları birlikte hareket etmeye çağırmaktadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder