29 Ekim 2009 Perşembe

Güler Zere'yi öldürüyorlar


Güler Zere 37 yaşında, kanser hastası, ölmek üzere ve tutuklu. Erbakan hakkında “sürekli hastalık” nedeniyle af kararı veren Cumhurbaşkanı, ölmekte olan Zere için kılını kıpırdatmıyor.

37 yaşındaki Güler Zere kanser hastası ve halen tutuklu bulunuyor. Çene kanseri olan ve durumunun giderek ağırlaştığı bilinen Güler Zere için Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi dün bir basın toplantısı yaparak Zere'nin artık “tıbben geriye dönülmez bir aşamaya girdiğini” açıkladı. “Hastalığın seyri bize beklenen yaşam süresinin çok kısa olduğunu göstermektedir” diyen TTB yöneticileri artık Güler Zere'ye “Vedalaşma ve Huzur Hakkı” verilmesini talep ettiler.


Güler Zere için şu ana dek yapılan yüzlerce girişme, onbinlerce kişi ve kuruluşun desteğine ve taleplerine rağmen ne AKP Hükümeti'nin Bakanları ne de Cumhurbaşkanı Zere'nin cezaevinde ölüme terk edilmesine dair kıllarını kıpırdatmamış durumdalar. Oysa Zere'yi hızla ölüme götüren koşullara son vermek ellerinde. Adalet Bakanlığı'nın Zere'nin infazını erteleme, Cumhurbaşkanı'nın da af yetkisi bulunuyor.





Erbakan için kullanılan yetki Zere için bir türlü kullanılamıyor

Daha önce de pek çok kişi ve kurum, pek çok köşe yazarı ve son olarak da TTB, benzer koşullar için Cumhurbaşkanı'na tanınan yetkiyi kullanarak Abdullah Gül'den Zere'nin serbest bırakılması kararını vermesini talep ettiler.
Cumhurbaşkanlığı ise aylar önce yaptığı açıklamada topu Adalet Bakanlığı ve Adli Tıp Kurumu'na atarak Cumhurbaşkanının konuyu değerlendirebilmesi için “hükümlünün durumunu belirleyen tam teşekküllü hastanelerce verilen sağlık kurulu raporu ile bunu teyit eden Adli Tıp Kurumu raporlarına dayanan Adalet Bakanlığı’nın ilgilinin dosyasının gerektiğini” söylemişti.

Aynı açıklamada Cumhurbaşkanlarının af yetkisinin sadece hürriyeti bağlayıcı cezaların hafifletilmesi veya kaldırılmasıyla ilgili olup, kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmayan tutuklular hakkında bu yetkinin kullanılmasının anayasal olarak mümkün bulunmadığı da belirtiliyor ve böylelikle Abdullah Gül topu bir kez daha kendinden uzaklara atıyordu. Oysa Güler Zere’nin Avukatı Taylan Tanay'ın da açıklamaya verdiği cevapta söylediği gibi Güler Zere hakkında 34 yıllık mahkumiyet kararı bulunuyor.
Diğer yandan, geçtiğimiz Ağustos ayında, yine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kayıp trilyon davasından hapis cezasına çarptırılan ancak cezasını yaşı nedeniyle evde çeken Necmettin Erbakan hakkında hiç zorlanmadan “sürekli hastalık” nedeniyle af kararı vermişti.

Adalet Bakanı da topu başkalarına attı

Adalet Bakanlığı da Güler Zere'nin cezasını erteleyebilir ya da dosyasını Cumhurbaşkanı'na göndererek af talebinde bulunabilir. Oysa Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in konu ile ilgili açıklaması yine topu taca, hatta bu sefer gazetecilerin üzerine atacak şekilde olmuştu. Ergin Ağustos ayında Adli Tıp Kurumu'ndan verilen rapora gönderme yaparak, “Her kendisine sahip bulan, destek bulan böyle yaparsa yöntem itibarıyla da, sonuçları itibarıyla da doğru olmaz. Burada süreçte bir sıkıntı varsa, karar mekanizmalarında bir sorun varsa onu konuşalım. Rapor verilmesi gerekirken verilmiyorsa, onları tartışalım, konuşalım. Ama rapor almanız mümkün değil, ama gazeteci dostlarınız var, yayın yapıyorsunuz. Buna dayanarak rapor verilmesi ne kadar doğru? Somut olaylara, bilgilere dayanarak söylemiyorum, ama benim bilebileceğim bir konu değil. Sürece baktığımızda bir yanlış var mı, bir eksik var mı? Ama konunun uzmanı diyor ki; ‘Hastanede kontrol altında cezası infaz edilebilir’. Ben şimdi hayır, sen böyle dedin ama göndermen lazım, salıvermen lazım diyemem ki. Bu doğru değil” diye konuşmuştu.

Adli Tıp hâlâ oyalanıyor

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı'nın Zere için “Cezaevi koşullarında tedavisinin sağlıklı olarak yerine getirilmesinin mümkün olmadığı, iyileşinceye kadar hapis cezasının ertelenmesinin uygun olacağı” yönünde hazırladığı rapora karşılık, Adli Tıp Kurumu, Zere'nin “Hali hazırda tedavisinin devam edilebilmesi için hastane şartlarında yatırılarak infazına devam edilmesinin uygun olduğuna oybirliği ile mütalaa olunur” kararı vererek son dönemdeki “skandal” olarak nitelenen kararlarına bir yenisini eklemişti.
Güler Zere hakkında yapılan ısrarlı başvurular sonucu durumu yeniden değerlendiren Adli Tıp Kurumu, Ağustos ayından bu yana, belgelerin eksik olması, onkolog bulunmaması gibi çeşitli gerekçelerle karar vermeyi erteleyerek Güler Zere'nin son günlerinde de oyalanmaya devam ediyor.

Güler Zere 40'ını göremeyecek

TTB'nin çok kısa bir yaşam süresi kaldığını tespit ettiği 37 yaşındaki Güler Zere şu anda Çukurova Üniversitesi Balçalı Hastanesi Mahkûm Koğuşu’nda sevdiklerinden uzakta tek başına yaşam savaşı veriyor.
Zere'ye Kahramanmaraş Elbistan E Tipi Cezaevi’nde yatmakta iken 2009 Şubat'ında, hapishane koşulları nedeniyle 4 ay gecikmeli olarak kanser tanısı konmuştu. Tanının konmasının ardından Zere ameliyat oldu ancak hastalık 2 ay gibi kısa bir süre içerisinde hastane koşullarında yeterli bakım yapılamaması nedeniyle tekrarladı. Zere'nin hastalığı tekrarladı ancak gerekli müdahale yine Zere'nin cezaevindeki koşulları nedeniyle gecikerek yapıldı. Zere'nin geçirdiği ameliyatta üst damağının alındığı ve radyoterapi tedavisinin tükürük bezlerini kuruttuğu, bu nedenle de beslenme konusunda sorunlar yaşadığı belirtiliyor. TTB'nin Ağustos ayında Zere ile ilgili yazdığı raporda hastanın yeterli derecede beslenememesi nedeniyle “ileri derecede zayıfladığı”na dikkat çekiliyordu. Zere'nin durumunun kötüye gittiğini pek çok kez vurgulayan TTB dün “tıbben geri dönülemez” noktaya gelindiğini açıkladı.
TAYAD tarafından yapılan açıklamada da bir süredir sadece su ve mama ile beslenen Güler Zere'nin artık sadece serumla beslenebildiği belirtiliyor.
Kızının durumu nedeniyle Çukurova Üniversitesi Balçalı Hastanesi'nin önünde oturma eylemi başlatan baba Haydar Zere de kızının ağzında kapanmayacak yaralar oluştuğunu, halsiz düştüğünü, 40 kiloya kadar zayıfladığını, görme ve duyma özelliklerini kaybettiğini anlattı ve şunları söyledi: “Buna rağmen bileklerinden ranzaya kelepçeli halde. Annesi de, kızını o halde görünce baygınlık geçirdi. Yasalar ve hukuk bir an önce gereğini yapsın. Bu hastalık moral ister. Görmeyen, duymayan birini kelepçeliyorlar, tedavi ediyorlar. Kızımızı versinler biz tedavi ettirelim. Onun en çok ihtiyacı olduğu şey moral. Ama onu ameliyata aldıktan sonra yoğun bakıma götürürken ayağına ve eline kelepçe vuruyorlar. Kızımın morali hiç düzgün değil. Bu nedenle tedavi sonuç vermiyor”.
"Ölmesin" demek de suç
4 Eylül’de Adana Demir Spor-Livorno Spor Kulübü arasında oynanan dostluk maçı sırasında tribünde açılan ‘Güler Zere Ölmesin’ yazılı pankart da Adana Valiliği tarafından “suç” sayıldı. Adana İl Spor Güvenlik Kurulu tarafından yapılan değerlendirmede, Güler Zere için açılan pankart, 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’una aykırı olduğu gerekçesiyle 10 kişiye toplam 1120 TL para cezası verildi. Ceza Adana Valiliği tarafından onaylandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder